Kayıplar ve ölüm her yaştan insan için anlaşılması zor bir süreç olabilir. Herkes için çok farklı ilerleyen bu süreç özellikle çocuklar açısından gelişim dönemleri, zihinsel ve ruhsal süreçleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
0-2 yaş grubu çocuklar; ölümle ilgili kavramları anlayamazlar. Sürekli çevrelerinde olan yakınlarının artık olmadığını fark ederler ama çevrelerindeki insanların temsillerini henüz iç dünyalarında oturtamadıklarından ölüm ve ayrılığı ayırt edemezler. Yani çocuk ayrılığı hisseder ama ölümün kalıcılığını anlamaz. Ölen kişinin kokusuna, sesine özlem duyabilirler ama onlar için ölen kişinin geri gelmeyeceğini anlamlandırmak olanaklı değildir. Bu yaşlarda verilen tepkiler insanın psikolojik gelişimi içerisinde ilk olarak ayrılığı anlamlandırdığını gösterir.
2-6 yaş grubu çocuklar; ölüme ilişkin sınırlı ve belirsiz anlayışa sahiptir. Hala ölümün kalıcı bir durum olduğunu anlamayabilirler. Örneğin; yakınının ölümüne tepkisiz kalan çocuk bahçesinde ölü bir kuş gördüğünde “Ölü dediğiniz şey bu mu ?” diye sorabilir. Ve kuşu tekrar tekrar ağaca koyma isteği duyabilir. Bunun en önemli nedeni, büyüsel inançlara sahip olmalarıdır. Yani yeterince dua ederlerse ve dilek dilerlerse birçok şeyi yapabileceklerini düşünmeleridir. Ölmüş bir kişiyi de canlandırabileceklerini düşünürler.
6-9 yaş grubu çocuklar; belirgin bir ölüm algısı geliştirmeye başlarlar. Bu dönemde zaman kavramı öğrenilir ve bu çocuğun ölümü anlamasında önemli bir faktördür. Ölen kişinin artık gelmeyeceğini bilirler fakat ölümü kendileriyle ilişkilendirmezler. Kendilerinin ölümlü olduğunu düşünmezler. Çocuk bu dönemde ölüm temaları içeren rüyalar görebilir. Bir yakını öldüğünde yetişkin gibi kedere kapılabilir. Uyku ve yemek yeme alışkanlıklarında değişiklikler , alt ıslatma problemleri görülebilir. Fakat yaşamın ilk yıllarında ruhsal yönden desteklenmiş, güven ortamında büyümüş çocuklar bu dönemleri daha rahat atlatırlar.
9-12 yaş grubu çocuklar; ruhsal ve zihinsel anlamda hayli ilerlemişlerdir. Ölüm ve ayrılığın ayrımı bu yaşlarda tam bir netlik kazanır. Bu yaşlarda ölüme ilişkin teorik ilgi ve merak başlar. Çocuk olan biteni anlamaya çalışır. Yaşayan her canlının başına gelebilecek bir şey olduğuna ikna olur. Fakat bu dönemin en zor kısmı anne-baba ya da sevdikleri bir kişinin ölebileceği ihtimaliyle yüzleşmektir. Bu ihtimal çocukları huzursuz eder. Kabuslara ve korkular geliştirmeye yol açabilir.
13- 18 yaş grubu çocuklar; ergenlik döneminin getirdiği zihinsel, bedensel, cinsel gelişmeyle ölüme ilişkin tepkileri de yetişkin gibi vermeye başlar. Bu dönemde ergenler kendi varoluşları ve hayatla ilgili bir tür sorgulama içine girerler. Ölümle ilgili daha felsefi sorgulamalar yapmaya başlarlar. Bu soruları yetişkinlere yöneltirler. Ebeveynler çocuklarının sorularına ilgiyle ve içtenlikle cevap vermelidir. Ölüm üzerine kafa yormak ölüm korkusunu da artırabilir. Ergenlik dönemi çocukluk yaşantılarının tekrar gözden geçirildiği bir dönemdir. Çocukluk çağında yaşanan kayıpların acısı tekrar hissedilebilir. Bu dönemde zorlanan ebeveynlerin bir uzmandan yardım almaları faydalı olur.
Anlaşılacağı üzere her yaşın ölüm bilgisi farklıdır. Çocukların ölüme ilişkin sorularını cevaplarken ya da ölüm haberi çocuğa verilirken gelişim özellikleri dikkate alınmalıdır. Çocuğa ölüm haberi verilirken dikkat edilmesi gereken genel ilkeler şöyle sıralanabilir;
1. Uygunsuz bir zamanda değil çocuğun hazır olduğu ve sakin bir zamanda olmalıdır.
2. Çocuğun iletişim girişimleri engellenmemeli ve soruları yanıtsız bırakılmamalıdır.
3. Açıklamalar dürüstçe yapılmalı ve net olmalıdır. “artık bizimle değil” “gitti” gibi karmaşık ifadeler çocuğun kafasını daha da karıştıracaktır.
4. Özellikle uykuya ilişkin açıklamalardan kaçınmak gerekir. ” uyudu ve artık uyanmayacak”, “uzun bir uykuya yattı” gibi ifadeler çocuklarda uyku bozukluklarına sebep olabilir.
5. Hastalık sürecinden sonra bir aile üyesi ya da bir yakınınızı kaybettiyseniz ” mikrop kaptı, hasta oldu” gibi ifadeler kullanmak çocuklarda temizlik takıntısı geliştirebilir.
5. Yaşantının tekrar düzene gireceğine ilişkin çocuklarınıza güven vermeniz önemlidir.
Unutmayın; insanlar çocuk da olasalar, bilmedikleri şeyden daha çok korkarlar. Çocuğunuzu korumak adına zihnindeki belirsizliği pekiştirirseniz daha derin korkulara sebep olabilirsiniz. Çocuğu korumanın en ideal yolu ona yaşına uygun açıklamalar yapmak ve belirsizliği ortadan kaldırmaktır. Yas süreçleri ebeveynler ve yetişkinler için de zor bir süreçtir. Daha kolay üstesinden gelmek için profesyonel yardım almanız aileniz için faydalı olacaktır.
Sevgilerimle
Psikolog Gözde GÜRSOY
Kaynaklar;
Erol Göka, Hoşçakal
Irvin Yalom, Varoluşçu Psikoterapi