“Hayallerin gerçekleşmeyeceğine duyulan inanç, hayallerin gerçekleşmesi için atılacak adımı bir şekilde engeller, psikodrama hayallerimizle aramızdaki engelleri görmemizi sağlar.”
Terapi herkesin işine yarar ama niye?
Hayatta yaşadığımız güçlüklerin çoğu yaşadıklarımızdan çok o yaşadıklarımıza verdiğimiz anlamla ilgilidir. Hayata olumlu bakmakta zorlanan biri için olumlu ya da gerçekçi bakış açısını kazanmak çok hızla kazanılacak bir yöntem değildir.
Kişilerin yaşam karşısındaki tutum ve bakış açıları deneyimle öğrenilmiştir.Yine deneyimle, yeniden öğrenerek eski deneyimler değiştirilebilir.Yanlış deneyimlerden dolayı yapılan hatalardan dolayı yaşananları önlemenin yollarından biri de terapidir.Uygun bir terapistle yapıldığında terapi insanın kendisini yeniden bulmasını sağlar.
Çocukluğumuzda yaşadığımız olayları bir çocuk gözüyle görür, çocuk gözüyle yorumlarız.Yetişkin halimizle olayları yeniden yorumlamak için heyecanlı bir yolculuktur psikoterapi.
Peki neden psikodrama?
Günlük hayatımıza bir bakalım yapmak istediğimiz şeyi önce arzu ederiz. Oturduğumuz evi kiralamayı yada almayı, aynı şekilde arabamızı almayı önce arzu ederiz. Basit bir elbise için de durum aynı. Telefon alırken de… Eğer istemesek almayız. Bu yazıyı yazmak istemesem yazmazdım.
Önce hayal etmek, düşünmekle başlar her şey. Düşünce bir enerjidir. Kullandığımız her şey önce bir düşünceydi. Önce hayal ettik sonra hayatımıza aldık. Düşüncemizi denizde bir damla olarak kabul edersek , damla olarak pekte işlevsel olmayabilir. Düşünce damlalar gibi evrende bir parçadır. Bu damlayı evrenin bir parçası gibi görmek bizi deryalara ulaştırabilir. Aksi halde damla kuruyup yok olacaktır. Düşüncelerimizin evrensel bir parça olduğunu görmek düşüncelerimizin önünü açacak evrende anlam bulacaktır. Nasıl düşünürsek kendimizi o şekilde var ederiz. O halde tersini düşünerek de durumu tersine de çevirebiliriz. Eminim diyorsunuz ki “ben bunu istiyorum ve düşünüyorum” .Burada ince ayrıntı var. Gerçekten kendinize sorun; “Yalnızca istediğiniz şeyi mi düşünüyorsunuz, yoksa istediğiniz şey gerçekleşirse başınıza gelecekleri mi?” Oturup hayal kurduğunuzda hayatınızda olmasını istediğiniz şeylerden çok bunu yaparsam başıma neler gelir, başkaları ne der diye mi düşünüyorsunuz.
Dünyaya yön veren bilim adamlarını ya da liderleri düşünün. Başaramazsam rezil olurum yerine, yalnızca yaptıklarında olacak güzelliklere odaklanmışlardır. Yapacaklarımıza ulaşmamız konusunda bize en büyük destek kendi yaratıcılığımız ve spontanlığımızdır. Bilgi, kalıp düşünce ve yanlış inançlar işin içine karışarak,isteğimize ulaşmamızı çoğu zaman engeller.
Spontanlık yani yaratıcılığın yeşerdiği ortam günlük hayatta çoğu zaman kurallar, normlar, dayatmalar sonucunda kaybedilir.
İçimizde var olan spontanlığı tekrar yakalamak için psikodrama bir yöntemdir.
Yaklaşık 10 yıldır psikodrama ile yakından ilgileniyorum. Psikodrama yaşantı gruplarına katılıp, psikodrama eğitimi alıyorum. Bu konu ile ilgilendiğimi duyan arkadaşlarım, danışanlarım, çevremdeki hemen herkes psikodramayı anlatmamı istiyor.
Son günlerde bu konu ile ilgili bilgisi ve ilgisi olanların sayısı artsa da, bu sayı yine de bilmeyenlere oranla oldukça az.
Bu konuda aldığım eğitim dışında, bu tekniğin gücü ve hızı konusundaki kişisel inancımın da tam olması psikodrama konusunda yazma isteğimi artırıyor.
Psikodrama ile tanışmak bir şans, neden başkası da yaşamasın diye, tanıdığım herkesi bilgilendirme isteği içindeyim. Çünkü işe yarıyor.
Yazının burasına kadar psikodramayı övmüş, yüceltmiş, göklere çıkartmış, hatta size göre abartmış olabilirim. Henüz ne olduğuna ilişkin bir bilgi edinemediniz. O zaman lafı uzatmayım.
Anlatmanın zorluğu bu tekniğin eyleme dönük olmasındandır. Eylemi olan bir şeyi kelimelerle istediğiniz kadar anlatın, yetersiz kalacaktır.
Peki terapi gerekli, spontanlıkta gerekli ve bir çok terapi yöntemi var. Neden psikodrama?
Hepimizin anlamak anlaşılmak gibi bir ihtiyacı var. Anlamak ve anlatmak için empati temel koşul. En basit anlamı ile kendini başkasının yerine koymak demek olan empati, en kısa yoldan nasıl sağlanır?
Diğerinin rolüne geçmeden tam bir empati sağlanamaz. Diğerini rolüne geçmek(rol değiştirmek) psikodrama sahnesinde yaşanan güçlü tekniklerden bir tanesidir.
Ya da hayalinizde, rüyanızda geçmişten biri ile konuşursunuz. Ya da 10 yıl sonra yapacaklarınızı düşlersiniz. Psikodrama sahnesinde, bu hayali ya da rüyayı canlandırabileceğinizi görür.Yapmadan önce prova edersiniz.
Bedeninizle bir heykel yaptınız mı hiç? Ya da sevgi vücudunuzun neresine, kaygı neresine, öfke neresine dokunur ve sizi nasıl etkiler, nasıl engeller,bunları fark etmenin bir yoludur psikodrama.
Tüm bunlar psikodrama sahnesinde yaşanan farklı bir gerçekliktir. Farklıdır, ama gerçek.
J.L.MORENO psikodrama tekniğinin yaratıcısı, aynı zamanda grup psikoterapisinin isim babası diyor ki “ psikodrama gerçeğin dramatizasyonla yeniden keşfedilmesidir.”
Psikodrama eylemin yönetimidir. Psikodrama oturumlarında 8-10 kişi arasında grup üyesi grup yaşantısı geçirirler. Anlatma yap! ilkesi ile kelimelerin sınırlı dünyasından kurtulur, eylemin sonsuz anlatımı ile olayları yeniden gözden geçirirler.
Psikodramada grup yaşadığımız çevrenin küçük bir modelidir.
Yeni bir durum karşısında, yeni bir davranış yaratabilmek için spontanlığa ihtiyaç vardır. Spontan olamayan kişi başarısızlığa düşer panik ve kaygı yaşar. Psikodramada liderin önderliğinde grup üyelerinin desteği ile yeni durum karşısında kişinin spontan olması sağlanarak ve kendisi için mutlaka bir çözüm yolu bulunacaktır.
Bu teknik için yaratıcısı Moreno’ ya teşekkürler…